
Söğüt ağacı çok önemli bir şifa kaynağıdır. Söğüt ağacının kabuğu, yüzyıllardır bitkisel tedavi yöntemlerinde kullanılmaktadır. Beyaz Söğüt’ün (S. alba) de iç kabuğu, vücutta salisik aside dönüşen bir kimyasal olan salisinin eşsiz bir kaynağıdır. Salisik asit dünyada en çok kullanılan ilaçlardan biri olan aspirin ile yakından ilişkilidir.
Birçok ilaçlar, antibiyotikler çoğu söğüt ağacının kabuğundan yapılmaktadır.
Söğüt kabuğunun ağrı için kullanımı oldukça eski bir deneyimdir. Mısırlılar ve Asurlular da Çinliler gibi bu bitkiyi M.Ö. 500 yıllarından itibaren kullandılar. Bundan yüz yıl sonra Hipokrat söğüt kabuğunun tedavi edici gücünü överek hastalarına ateş ve iltihaplanma tedavisi için kullanmasını tavsiye etmişti.
Yakın zamanda yapılan çalışmalar söğüt kabuğunun salisinin yanı sıra antioksidan, antiseptik ve bağışıklık arttırıcı özelliğe sahip bileşenleri olduğunu da gösterir.
Söğüt ağacının kabuk kısmı çok uzun zamandır Çin ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkede çeşitli hastalıkların tedavi edilmesinde önemli rol oynamakta ve kullanılmakta olup, ülkemizde de yaygın kullanım alanına sahiptir.
Söğüt kabuğu (Salicis cortex), oral yoldan artritler, artrozlar, gerilim başağrısı, künt travmalar ve soğuk algınlığına karşı kullanımı Almanya Sağlık Bakanlığının bitkisel preparatların hazırlanması ve/veya ruhsatlandırılmasından sorumlu komisyonu ve Avrupa Bilimsel Fitoterapi Kooperatifi tarafından onaylanmıştır.
Söğüt kabuğu özellikle baş ağrılarına karşı kullanılır. Uzmanlar, migren ve sinüzit hastalarının düzenli tüketilmesi gerektiğini vurguluyor.
Glutamin, vücudumuzdaki proteinleri oluşturan ve yapı taşları olan 20 temel aminoasitten biridir. Çok yüksek oranda iskelet kaslarında en çok bulunan amino asit glutamindir. Halsizlik ve yorgunluk, günlük performansta azalma durumlarında kullanılmaktadır. Ayrıca glutamin, bağırsak iç çeperini korumaya yardımcı olmaktadır. Ülseratif kolit gibi iltihaplı bağırsak hastalığında tedavi şekline takviyede etkilidir.
Avrupa standartlarına uygun üretim tesislerinde ve kontrollü alanlarda, ayrıca efervesan bir tablet olduğundan nemsiz ortamlarda üretilmektedir.
Hengo aç veya tok karnına günde 1-2 tablet olarak kullanılabilir ama tok karnına kullanımı daha çok tercih edilmelidir.
Hengo’nun iştah üzerinde doğrudan bir etkisi bulunmamaktadır.
Hengo’nun kilo alma üzerinde doğrudan bir etkisi bulunmamaktadır.
İçermez.
İçeriğinde herhangi bir hayvansal madde veya türevi bulunmadığından vejetaryen kullanımına uygundur.
Hengo, efervesan tablet olduğundan neme karşı duyarlıdır.
Diğer efervesan tabletlerde de olduğu gibi, kapalı ambalajında ve kuru yerlerde saklanmalıdır.
Söğüt kabuğu asetilsalisilik asitin öncüsü olduğundan salisilata karşı duyarlılığı olan kişilerde kullanılmamalıdır. Başka herhangi bir ilaçla etkileşimi bulunmamaktadır.
Evet, ambalaj üzerinde tavsiye edilen standart dozun alınması yeterlidir.
Hengo içeriğinde herhangi bir yapay tatlandırıcı yer almıyor.